Blogroll

19 Eylül 2014

Kitap Meydan Okuması 5. Gün

Geldik 5. güne! Bugünün sorusu, Sizi Mutlu Eden Bir Kitap?

Benim cevabım ise Amelie Nothomb - Yağmuru Seven Çocuk


 Amelie Nothomb bu kitapta hayatının ilk 3 yılını anlatıyor. Kitabın tanıtım yazısında da dediği gibi, bir insan ilk 3 yaşını hatırlar mı demeyin diyorum ben de, çünkü hatırlarmış.

  Genelde kitapları eğer birilerinin önerisiyle aldıysam sürpriz olsun diye arka sayfalarını ya da tanıtım yazılarını okumamaya dikkat ederim. O yüzden ilk sayfalarda, dünyaya gelip her şeye tepkisiz kalan bir tüp olarak bahsedilen bir Tanrı'yla karşılaşınca nasıl bir şaşkınlık yaşadığımı siz tahmin edin ^^

 Evet, kitabımızın yazarı ve baş karakteri, kendini önce Tanrı olarak tanımlıyor, daha sonra doktorlar ve ailesinin kendisini bitkisel hayatta sandığı  ilk 2 yılında kendinden tüp olarak bahsediyor. Ve önceki sessizliğinin acısını - ta ki babaannesinden aldığı çikolataya kadar - yine bir Tanrı olarak çıkarıyor. Evlerindeki aksi bir bakıcısını saymazsak, herkesin onu tapınacak derecede çok sevmesi ve her hareketinin hayranlıkla izlenmesi de bu görüşünü iyice kanıtlıyor. Tabi ki o bir Tanrı! Herkes onu seviyor, onun olduğu yerde çiçekler açıyor bahar kendini müjdeliyor, onun olduğu yerde sevgi ve hayat var, başka ne olabilirdi ki?

 Sadece şu an adını hatırlayamadığım bakıcısı onun bu görüşünü paylaşmıyor gibi ve bu durum Amelie'nin Tanrı olduğu görüşünü sarsmak bir yana daha da güçlendiriyor, üstelik bakıcının sürekli mutsuz olmasını da kendisine inanmadığı ve o sonsuz ilahi sevgisinden yararlanamadığı için olduğunu düşünüp ona acıyor.

 Hele denizde boğulup da kimsenin kurtarmaya gelmeyişini, İsa'nın çarmıha gerilmesi ve yine kimsenin ona yardım etmeyişiyle bağdaştırdığı bir yer var ki, - ki Tanrı olduğu inancını güçlendiriyor bu benzetme sadece - böyle güzel bir anlatım görmemişsinizdir.

 Daha çok kitabın tanıtımını yapmış oldum ama neden beni mutlu ettiğine gelirsek, Nothomb'un dili gerçekten sade ve içinize öyle işliyor ki, 3 yaşında bir çocuğun düşüncelerini ve hislerini okuduğunuzdan kesinlikle şüphe etmiyorsunuz. Betimlemeleri, şaşkınlıkları, yaşadıklarıyla kitap, daha doğrusu Amelie sizi tamamen içine çekiyor ve onunla birlikte gülüp, ağlayıp onunla birlikte mutlu oluyorsunuz. Her okuduğumda içimi tuhaf bir huzur ve sakinlik kaplıyor.

  Kitaptan bir kaç alıntıyla ne demek istediğimi daha iyi anlatabilirim sanırım ^^

 '' Başlangıçta hiç bir şey yoktu. Bu hiçlik ne boştu, ne de muğlak: Kendinden başka hiçbir şeyle adlandırılamazdı. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü. Dünyada hiçbir şeyi boşuna yaratmazdı. Hiçlik ona uygun olmaktan ziyade onun için iyiydi: Onu dolduruyordu..

.. Canlıların gözlerinin çok şaşırtıcı bir özelliği vardır: Bakış. Bundan daha ilginç hiçbir şey yoktur. Ne insanın kulaklarının duyuşu var denir, ne de burnunun koku alışı ya da soluyuşu.
  Bakış nedir? Anlatılamaz. Hiçbir kelime onun olağanüstü özünü ifade edemez. Ama bakış vardır. Dahası, bu denli var olan pek az gerçeklik vardır.
  Bir bakışa sahip olan gözler ile olmayan gözler arasındaki fark nedir? Bu farkın bir adı vardır, bu hayattır. Hayat, bakışın başladığı yerde başlar.
  Tanrının bakışları yoktu. ''


 '' Kuşkusuz daha önce de cinsel bir ayrım olduğunu fark etmiştim, ama bu durum sinirimi hiç bozmamıştı. Dünya üzerinde pek çok ayrım vardı: Japonlar ve Belçikalılar (kendini Japon gören benim dışımda tüm beyazların Belçikalı olduğunu sanıyordum), küçükler ve yetişkinler, nazikler ve kabalar vs. Kadının ya da erkeğin diğerleri gibi bir karşıtlık olduğunu sanıyordum. İlk defa, bu işte bir bir yeniği olduğundan şüpheleniyordum.
  Bahçede, direğin altına dikildim ve sazanı incelemeye koyuldum. Kardeşimin benden fazla nesini çağrıştırıyordu ki? Hem erkek olmanın nesi bu kadar harikaydı ki onlara bir ay ve bir bayrak adıyorlardı? Hem de böylesi hoş açelyaların ayını? Oysa dişiliği ne bir flama ithaf ediyorlardı ne de bir tek gün! ''

 Bu sefer baya uzun bir post oldu, elimden gelse zaten incecik kitabın yarısını burada paylaşacaktım ama tutuyorum kendimi ^^ Amelie Nothomb ne güzel insandır. Yağmuru Seven Çocuk ne güzel kitaptır. Siz de okuyun efendim. Böyle şaheserler kolay bulunmuyor.

 Yarının sorusu: Sizi Mutsuz Eden Bir Kitap?


1 kez mırlanmış.:

Zip İşleri dedi ki...

Muhteşemdir bu kadının romanları, acaip keyifli su gibi akan bir tarzı vardır. Farkında bile olmadan tebessüm yerleştirir insanın suratına. Tam rakı sofrasına beraber oturulacak kadındır kendisi.

Yorum Gönder